HÜDAVENT HATUN TÜRBESİ
Taç kapısı üzerindeki inşa kitabesine göre, 1312–13 M. yılında yapılmıştır. Anadolu Selçuklu Hükümdarı IV. Rukneddin Kılıç Aslan’ın kızı Hüdavend Hatun yaptırmıştır. Günümüze bazı onarımlar görerek gelen türbe, orijinal özelliğini korumaktadır. Yapı, tek katlı ve sekizgen planlı türbeler grubuna girer. Yapı inşasında sarımtırak renkte ince yönü trakit taşı; kapı ve pencerelerin söve, kemer ve lentolar ile kasnaktaki kuşak ve kitabelerde beyaz mermer kullanılmıştır. Kasnaktaki sivri kemerli alınlıklardaki bezemelerle, pencerelerdeki figürlü süslemelerde ve pencere şebekelerinde daha ince dokulu ve sert olan kırmızımtırak renkte taş; iç mekânın kubbe kasnağında sağır sivri kemerlerde siyah kesme taş kullanılarak oldukça zengin malzemeye yer verilmiştir. Yapını inşasında oldukça temiz ve itinalı bir işçilik görülür.Türbe, sekiz kenarlı bir kaide üzerinde sekizgen gövde olarak yükselmekte ve üstte Onatlı kenarlı kasnağa dönüşerek içten kubbeye, dıştan da sekiz kenarlı piramidal külahla kapatılmıştır. Türbe yapı bakımından olduğu kadar, bitkisel, geometrik ve özellikle figürlü plastik bezemeleri bakımından özeldir.
Kaynak: Niğde Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tanıtım Kitapçığı
GÜNDOĞDU TÜRBESİ
Niğde/Merkez, Yenice Mah. Türbe Sokak’ta ve Hüdavent Hatun Türbesi güney yönündedir. Türbenin inşa kitabesi yoktur. Fakat Safer Haziran 1344 M. tarihinde vefat eden Gündoğdu oğlu Ahi Bevvap adına yazılan mezar kitabesi sonradan taç kapıya yerleştirilmiştir. Buna istinaden türbe 1344 yılı civarı yapıldığı kabul görülmektedir. Yapan ve yaptıran bilinmemektedir. Bazı onarımlarla günümüze gelen türbe, orijinal özelliğini korumaktadır. Yapı tek katlı ve kare planlı türbeler sınıfına girer. Yapının inşasında sarımtırak renkte ince yönü trakit taşı giriş açıklığı sövelerinde mermer, basık kemerlerinde kırmızı ve sarımtırak renklerde kesme taş, pencerelerin söve ve lentolarında beyaz mermer kullanılmıştır. Türbe inşasında oldukça temiz bir işçilik görülmektedir. Kare planlı türbe dıştan;6.50x6.50 m. ölçülerindedir. Yapının alt kısmı kare planlı, cephe duvarları zeminden 2.20 m. yükseklikten itibaren birbirine bitişik 2 üçgen oluşturacak şekilde pahlanarak üst kısımda 0nikigen planlı ensiz bir kasnak meydana getirir. Bu durum türbede dıştan piramidal külahla, içtende tromplu kubbeyle kapatılmasına sebeptir. Yapının doğu cephesinde taç kapı, kuzey ve batı cephelerinde ise birer pencere açılmıştır. Taç kapıya çift kollu ikişer basamaklı taş merdivenle çıkılır. Türbe sade inşa edilmekle birlikte, taç kapı, mihrap ve pencerelerde bezemeler dikkati çeker. Taç kapı; genişlikleri farklı iki bordür ve dört silmeyle üç yönden kuşatılmıştır. Motifler alçak kabartma tekniğindedir. Taç kapı kavsarasızdır. İçteki iki bordür, üstten kemer şeklinde kuşatılarak tahfif kemerini oluşturmuştur. İçte mihrap oldukça sade tutulmuştur.
Kaynak: Niğde Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tanıtım Kitapçığı
SARI SALTUK TÜRBESİ
Sarı Saltuk Hacı Bektaşi Velinin çağdaşıdır. Sarı Saltuk Türbesi Bor ilçesinde bulunmaktadır. XIII. yüzyıla ait olan bu türbe değişik zamanlarda onarım görmüştür. Bu önemli şahsiyetin Fuat Köprülü’nün Türk Edebiyatında “ İlk Mutasavvıflar” adlı eserinde görmekteyiz. Taptuk Emre’nin piri üstadı Sarı Saltuk’un hikâyesinin anlatan Saltuk Name, Bor Halil Nuri kütüphanesinin 17292 numarasına kayıtlı az bulunan nüshalardan birisidir.
Kaynak: Niğde Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tanıtım Kitapçığı
ŞEREF ALİ TÜRBESİ
Niğde/Merkez, Yukarı Kayabaşı Mah. Şerif Ali Sokağı’ndadır. İnşa kitabesine göre, 1865-66 M. yılında yapılmıştır. Yaptıran Hacı Said Paşa’dır. Orijinal durumunu koruyan Türbe, 1976 yılında restore edilmiş, cephe duvarlarında aşınan taşlar yenilenmiştir. Yapı tek katlı, dikdörtgen planlıdır. Dıştan, 5.90x 9.20 boyutlarında, kuzey-güney doğrultudadır. Yapı inşasında; sarımtırak renkte ince yönü trakit taşı kullanılmış ve itinalı işçilik görülür. Yapı oldukça sade inşa edilmiştir. 1335 yılında yapılan Sungur bey türbesi ile Kesikbaş, Ağa Yusuf, Arap dede, Şah Süleyman türbeleri de Niğde ili merkezinde bulunmaktadır.
Kaynak: Niğde Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tanıtım Kitapçığı
ESEN BEY TÜRBESİ
Türbenin kare gövdesinin üzeri sivrimsi kubbe ile örtülüdür. Gövde moloz kesme taş, kubbe moloz taş malzeme ile örülmüştür. Türbe Eretna HükümdarI Gıyaseddin Mehmet Bey'in oğlu, II. Eretna'nın oğlu Esen Bey'e aittir.
Kaynak: Niğde Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tanıtım Kitapçığı
AHMET KUDDUSİ TÜRBESİ
Ahmet Kuddusi Hz:nin makamı ve mezarı Niğde Bor ilçesindedir. Niğde'nin yetiştirdiği önemli bir divan şairidir. Şairliğinin yanında bilgeliği ile de kendisine değer verilen önemli bir zattır. Vefat ettiği gün demirci körüklerinde demirin ısınıp tav almadığı söylenir. Ve yine vasiyetine göre; "Öldüğüm zaman, defin sırasında, cemaatimi fazla bekletmeyin" deyişiyle de dikkatleri çekmektedir. 15 Temmuz 1769 tarihinde doğan Ahmet Kuddusi, hakkında en çok ilmi' çalışma yapılan divan şairlerinden biridir. İlk tahsilini Nakşi Şeyhi olan babasından almıştır. Sonradan Kuddusi Hz. Kadiri Tarikatı’nın merkezinde önder bir veli olarak görülür. 1265 senesi Cemaziyel ahir ayında vefat etmiştir.
Kaynak: Niğde Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tanıtım Kitapçığı
ŞAH SÜLEYMAN TÜRBESİ
Yapı tek katlı, eyvan tipi türbeler grubuna girer. Dıştan yaklaşık 6.10x7.50m.ölçülerinde olan türbe, kuzey-güney doğrultusunda yerleştirilmiş ve hafif meyilli arazi üzerindedir. Duvarda ve giriş açıklığında sarımtırak ince yonu trakit taşI örtü sisteminde ise tuğla kullanılmıştır. iç mekanda ise dikdörtgen prizma şeklinde kesme taş sanduka yer alır. Üzerinde yazI ve süsleme yoktur. Türbe oldukça sade inşa edilmiştir.
Kaynak: Niğde Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tanıtım Kitapçığı
KESİK BAŞ(Şemsi Tebrizi) TÜRBESİ
Niğde'nin Eski saray Mahallesi'nin güneydoğusunda bulunan Türbe; tek katlı, dikdörtgen planlı türbeler gurubundadır. Dıştan 5.40 x 9.95 m. Ölçülerinde olan yapı, doğu-batı doğrultusunda yerleştirilmiş ve inşasında sarımtırak renkte ince yonu trakit taşı kullanılmıştır. Yapı oldukça sade inşa edildiğinden süsleme öğesi görülmemektedir Burada kesik baş yatmaktadır. Hakkında birçok efsane ve söylentiler vardır. En kuvvetlisi burada yatan kişinin Şemsi Tebrizi olduğudur. Mehmet Önder "Mevlana" adlı eserinde ' Niğde'deki Kesik baş Türbesi de Şems'e mal edilir" demek suretiyle çevremizdeki inanışı, incelemelerinde tespit etmiştir.
Kaynak: Niğde Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tanıtım Kitapçığı
KEMAL-İ ÜMMİ TÜRBESİ
Düzgün kesme taştan inşa edilmiştir. Kare planlı, tek kubbeli olup, türbenin içerisinde iki mezar vardır. Küçük köşe eyvanlarına kadar iç kısmının orijinalliği sıva ve badana ile tamamen kaybolmuştur. Yalnızca köşe eyvanları ve kubbe orijinalliğini korumuştur. Dıştan ise türbede duvarlar zaman, zaman kubbe ise tamamen restore edilmiştir. Kare planlı gövde dıştan sekizgene dönüşen kaide ile kubbeye birleşmektedir. Türbeye sonradan doğu duvarına bitişik olarak bir mescit inşa edilmiştir. YapIm tarihi hususunda bir belge temin edilememişse de inşa tekniği ve kullanılan malzeme bakımından Rahmaniye Camii(1747) ve Dörtayak (Künk başI) Camii'ne (1764-65) benzerliğinden dolayI XVIII. yy. ikinci yarısında inşa edilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.
Kaynak: Niğde Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tanıtım Kitapçığı
GÜLBABA TÜRBESİ
1600-1700 yılları arasında yaşamıştır. Misâli Baba ve Gülbaba lakaplarıyla tanınmıştır. Türbesi, Merkez Güllüce Köyü Mezarlığı'ndadır. Büyük Türk Padişahı IV. Murat Bağdat Seferi'ne giderken Niğde Güllüce Köyü yakınlarında ordusuyla konaklar, Sadrazam ordunun yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak üzere Güllüce Köyü'nde Gülbaba'yı ziyaret eder. Gülbaba kısıtlı bir malzemeyle askerlerin ve hayvanların yiyecek ihtiyaçlarını karşılar. Bunun üzerine padişah IV. Murat Gülbaba'yı ziyaret eder, kendisine hediyeler verir. Gülbaba'da kış ortasında göğsünden taze, beyaz bir gül çıkarıp padişaha sunar. Bu olaydan sonra köy Güllüce Köyü, Misâli Baba da Gülbaba olarak anılır. Bu rivayet bölgede yaygın bir biçimde, halk arasında bilinmektedir. Gülbaba Türbesi ile ilgili bir olay da (Rıfat Yüzbaşıoğlu'nun Mehmet Öncel Koç'a yaptığı açıklamada) şöyle gerçekleşmiş: Gülbaba (Misâli Baba) Türbesi ve mezarlık çevresi düzenlemesi sırasında Yalova Gülcü lük Kooperatifi’nden gül talep edilir. Gülleri almak için Niğde'den Yalova'ya bir araç gönderilir. Kooperatif yetkilileri ellerinde sadece beyaz gül kaldığını, renkli güllerin yanlışlıkla başka bir yere gönderildiğini bildirirler. Bunun üzerine sadece beyaz güller alınıp getirilir ve türbe etrafına bu güller dikilir.
Kaynak: Niğde Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tanıtım Kitapçığı
DÖRTAYAK TÜRBESİ
Niğde/Merkez, Yenice Mahallesi Dört Ayak Sokak’ta yer alır. Yapının inşa kitabesi olmadığı gibi, kaynak bilgi de yoktur. Fakat yaklaşık 15.00 m kuzeyinde türbeyle aynı ismi taşıyan cami ile çeşme bulunmakta ve çeşme üzerindeki kitabeye göre, 1178H / 1764-65 M yılında yapılmıştır. Cami-çeşme ve türbede aynı tip taş malzemesi kullanılmıştır. Bu özelliklerden dolayı muhtemelen cami ile aynı tarihlidir. Çeşme Ebubekir Ağa tarafından yaptırılmıştır. Türbeyi de aynı şahsın inşa ettirdiği düşünülebilir. Orijinal özelliğini koruyan türbe 1976 ve 1982 yıllarında onarım görmüş, bu onarımlarla kubbenin kaplama taşları yenilenmiş ve çevre düzeni yapılmıştır. Dıştan, 3.82x 3.82 m. boyutlarındaki yapı, baldaken tipi türbeler grubuna dâhildir. Kubbenin iç kısmında tuğla; ayak, kemer ve kubbenin dış kısmında sarımtırak renkte ince yönü trakit taşı kullanılmıştır. Türbe “L” biçiminde ve 2m yüksekliğinde 4 ayağa sivri kemerler yardımıyla oturan 2.70 m çapında kubbeyle kapatılmıştır. Örtü sistemine köşelerden pandantiflerle geçilmiştir. Ayakların dış köşeleri, kemerlerin üzengi taşları hizasından itibaren pahlanarak 0.40 m yüksekliğinde ve taş kornişle sonlanan sekizgen planlı kasnak oluşturulmuştur. Kubbe bu kasnak üzerine yerleştirilmiştir. Kubbe altında prizma şeklinde yekpare taş sanduka (yazı yoktur) yer alır.
Kaynak: Niğde Tanıtım Kitapçığı
ŞEYH BAHADDİNİ (BAHAEDDİN) HZ. TÜRBESİ
Horasan Doğan’dan gelmiştir. Yılmaz Özdoğan dedesi ve Niğde’nin akıl hocası Vali Yardımcısı Rasih Özdoğan’ın dedesi olduğu Yılmaz Özdoğan ile yapılan söyleşi neticesinde Bahaeddin Doğan ile ilgili bilgiler elde edilmiştir. Ayrıca Avram Galanti ve M.Akif Eroğlu’nun yayınlarından da Bahaeddin Doğan hakkında yeterli bilgiye ulaşılmıştır. Horasan Doğan’dan geldiği için Doğan mahlası ile anılmıştır. Sonradan soyadı kanunu ile ondan sonraki nesil Özdoğan soyadını almıştır. Zaviyesi de Horasan Doğan’dan geldiği için Bahaeddin Doğan olarak kayıtlara geçmiştir. Türbesi Kıble camisinin güneyindedir. Avram Galanti, Niğde ve Bor Tarihi ve M. Akif Eroğlu Karaman vilayeti zaviyeleri adlı eserinde onun zaviyesinden bahsetmektedir. Çevresinde bulunan bazı mezarların ve türbeye ait ek binanın yol çalışması sırasında yok edildiği kadastral paftadan anlaşılmaktadır. İçi hak dışı halk olan Bahaeddin Hazretleri bir ufuk insanıdır. Yapılan sözlü tarih çalışmasında türbede kendisine ait olan sancağının mevcudunda bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Kaynak: Niğde Evliyaları (Niğde Belediyesi)