ALADAĞLAR
Milli Park olarak ilan edilmiş bir bölgedir. Niğde, Kayseri, Adana
sınırları içinde yer almaktadır. KKD-GGB uzanımlı Aladağlar, kuzeyde
Develi Dağları ve güneyde Bolkar Dağları’ndan ayrıldığı Gülek Boğazına
kadar, 78 km uzunluğunda ve doğu-batı doğrultusunda 124 km genişliğinde
yaklaşık 1035 km² yüzölçümü ile Orta Toroslar’ın önemli bir bölümünü
oluştururlar.
Aladağlar,
batıda Alplerden başlayıp, doğuda Himalaya ve ötesine uzanan büyük
Alp-Himalaya kıvrımının bir parçası olan Toros Dağları’nın bir kısmını
oluşturur. Bu kıvrım kemeri, kuzeydeki Avrasya plakasının, güneydeki
Afrika, Arabistan ve Hindistan plakaları ile çarpışmasından meydana
gelmiştir.
Aladağlar,
Doğu Toroslar dağ silsilesine ait en yüksek, iç içe zirveler grubunu
oluşturur. Ana zirveleri 3700 metrenin üstündedir (Kızılkaya 3767m,
Demirkazık 3756m, Kaldı 3748 m, Emler [Engintepe] 3723m ). Aladağlar'ın
jeolojik" yapısı iki bölümden oluşmaktadır; Ak ve Kara Aladağlar. “Ak
Aladağlar” adı verilen kuzey bölümü genelde dolomitik, çok kalın Jura -
Kretase yaşlı masif kalkerlerden ibarettir. Güneye doğru ani incelmeler
yapan bu kalınlık 2000 m. civarındadır. Bu kalkerler iyi tabakalanmamış
ve açık renklidir.
Ayrıca
Aladağ kalkerinin taban, ve üstünde bir radiolarit serisi
bulunmaktadır. Kara Aladağlar ise, Başyayla Koridoru boyunca Ak
Aladağlar'ın altına girer. Bunlar bazen ince, bazen kalın tabakalı,
Permo-Karbon yaşlı, çok kalın kalker serisinden oluşmaktadır. Kayaçlar
çok koyu mavi renktedirler. Aladağlar'ı oluşturan kalker kütle arasında
ultrabazik karakterli ofiolitik kayaçlar da yer almaktadır. Aladağlar
doğudan ve batıdan sokulmuş vadilerle derin bir biçimde yarılmıştır. Dağ
kütlesinin batı yamaçları doğu yamaçlara oranla daha diktir.
Aladağları
batıdan doğuya doğru yarıp geçen Çakıt Suyu vadisi İç Anadolu'yu
Akdeniz'e bağlayan en önemli doğal geçitlerden birisidir. Derin vadilere
sahip diğer akarsuların bir kısmı eriyen kar sularıyla veya gür karstik
kaynaklarla beslenirler. Kalkerin dağ kütlesinde ana yapıyı oluşturması
sebebiyle lapya, dolin, uvala gibi karstik şekiller oldukça yaygındır.
Aladağlar'da pek çok karstik mağara bulunmaktadır, fakat bu mağaralarla
ilgili ayrıntılı araştırmalar yapılmadığından fazla bir bilgiye sahip
değiliz. Pleistosen'de, Würm buzul döneminde gelişen buzullar,
Aladağlar'da şiddetli bir aşınıma sebep olmuştur. Günümüzde yokolmuş bu
buzullardan derin U şekilli vadiler, sirkler, morenler ve streasyonlar
kalmıştır.
Buzul
topoğrafyasına ait en güzel şekiller Yedigöller yöresi ve çevresinde
görülmektedir. Burada yedi tane buzul gölü vardır, büyük bir sirk içinde
yer alan bu göllerden altı tanesi yaz aylarında kurumaktadır. Yılın her
mevsiminde içinde su bulunan "Büyük Göl"ün dipten de beslendiği
sanılmaktadır. Yaklaşık 75 metre çapında dairesel bir şekli olan gölün
hemen yanında, adına uygun olarak, bir direği andıran Direktaş (3510 m.)
yükselir. Ak Aladağlar da bulunan ve üzerinde Direktaş doruğunun
yükseldiği (Direktaşı Tepesi 3510 m.) yayla yaklaşık 3000 metrededir ve
K. LEIDENFROST - 0. PASCHER'in “Yaylacılık” isimli kitaplarında "Yüksek
Yayla" sınıflamasına girmektedir. Aladağlar'daki aktüel buzullar kuzeye
bakan yamaçlarda bulunmaktadır, fakat bunlar çok küçük boyutlu
buzullardır. Genellikle çapı 100 m. yi geçmeyen sirklerin içine
yerleşmiş durumdadırlar. Aladağlar'da 500 metreye kadar olan yamaçlarda
makiler geniş yer tutmaktadır. 1000 - 1200 metrelerde maki ve kızılçam
(Pinus Brutia) ormanları karışık haldedir. 1200 - 2000 metreler arasında
ise karaçam (Pinus Nigra) ve göknar (Abies) karışık haldedir.
Aladağlar'da Hacer ve Emli Boğazlarında karaçam ormanları İç Anadolu
Bölgesine doğru sokulurlar.
2500-2800
metreden sonra ormanlar seyrelmeye başlar ve yerlerini alpin çayırlara
bırakırlar. 3500 metreden sonra ise sürekli kar sınırı başlar.
Aladağlar'ın doğal güzelliklerinin çok çeşitli olmasına rağmen,
Türkiye'de çok az kişinin bildiği, görenleri tam anlamıyla büyüleyen bir
doğa anıtı saklı durumdadır. Kayseri'ye bağlı Yahyalı ilçesinin
güneyinde tektonik bir pencere olan Divrik Dağı yeralmaktadır. Divrik
Dağı'nın güneyinde bulunan Ensenin Tepe yamaçlarında (doğu ve güneyinde)
yedi tane şelâle bulunmaktadır. Voklöz tipindeki kaynaklardan çıkan
sular 50 - 60 metre yükseklikten Kapuzbaşı Deresine dökülmektedir. Bu
suların katılımıyla debisi bir hayli artan Kapuzbaşı Deresinin suları
Suarası Deresine karışmakta o da Zamantı Irmağına bağlanarak Seyhan
Nehrine ulaşmakta ve daha ileride Akdeniz'e dökülmektedir. Şelâleler
genişlikleri bakımından olmasa bile yükseklikleri bakımından oldukça
büyük sayılırlar. Bunu daha iyi vurgulamak için tanınmış bazı
şelâlelerle karşılaştırma yapmak yeterlidir.
Yurdumuzdan
bazı örnekler verecek olursak; Düden şelâlesi yaklaşık 25 metre,
Manavgat şelalesi ise yaklaşık 5 metre yüksekliktedir. Dünyadaki bazı
tanınmış şelalelerin yükseklikleri ise; Viktoria (Uganda) yaklaşık 100
metre, Niagara (A.B.D.) yaklaşık 55 metre, İmatra (Finlandiya) yaklaşık
25 metredir. Bulunduğu konum itibariyle, bitki gelişimine ve
çeşitliliğine uygun koşullar taşıyan yerlerden biri de Aladağlar’dır.
Aladağlar’ da var olan bitki formasyonlarını aşağıdaki şekilde
sınıflandırmak mümkündür:
A-Orman
Formasyonu Bu formasyon, güney yamaçta 250-2300m, kuzey yamaçta ise
parçalar halinde 1400-2400 m.ler arasında yayılış göstermektedir. Orman
Formasyonu kuru orman ve yarı nemli orman olarak ikiye ayrılmaktadır.
1-Kuru
Ormanlar Her iki yamaçta da görülmektedir. Güney yamaçlardaki kuru
ormanlar, alt katını maki elemanlarının oluşturduğu, yaz-kış yeşil
kızılçam ormanlarından oluşmaktadır. Buna karşılık kuzey yamaçlardaki
kuru ormanlar, esas olarak kışın yapraklarını döken saçlı meşe (Quercus
cerris) ve tüylü meşe (Quercus pubescens)’den meydana gelmektedir.
Dolayısıyla, kuru ormanları oluşturan hakim türler, güney yamaçlarda
Akdeniz, kuzey yamaçlarda İran-Turan kökenli bitkilerden oluşmaktadır.
Farklı iki fitocoğrafya bölgesine ait bitkilerden oluşan bu topluluklar,
yamaçlar arasındaki iklim farklılığını yansıtan en güzel göstergedir.
Sıcaklık ve ışık istekleri yüksek olduğu için güney yamaçları tercih
eden ve kuraklığa dayanıklı bir bitki olan kızılçamlar, bu yamaçlarda
250 m.lerden başlamakta ve 1300 m.lere kadar çıkmaktadır .
Bu
ormanların alt katındaki hakim türler, kermez meşesi (Quercus
coccifera) ve tespih (Styrax officinalis)’tir. Bu türlere menengiç
(Pistacia terebinthus), katran ardıcı, (Juniperus oxycedrus), mazı
meşesi (Quercus infectoria ) ve dere kenarlarında çınar (Platanus
orientalis) eşlik etmektedir. Kuzey yamaçlarda yayılış gösteren kuru
ormanların hakim elemanlarını ise, yaklaşık 1400-2400 m.ler arasında
meşeler (Quercus cerris, Q. pubescens) oluşturmaktadır. Ardıç türleri
(Juniperus excelsa. J. oxycedrus), yabani armut (Pyrus olaeagrifolius),
çakal eriği (Prunus spinosa), geyik dikeni (Cratiagus orientalis),
yabani badem (Amygdalus orientalis), menengiç (Pistacia terebinthus),
kuşburnu (Roza canina), yapışkan yapraklı laden ( Cistus laurifolius),
cehri (Rhamnus oleoides) ve karamuk (Berberis vulgaris) meşe alanlarının
alt katında yayılış gösteren türleri meydana getirmektedir.
2-Yarı
Nemli Ormanlar Bu ormanlar Aladağlar’ın güney yamaçlarında yaklaşık
olarak 1300 m.lerden başlamakta ve ormanın üst sınırı olan 2300 m.lere
kadar yayılış göstermektedir. Hakim elemanlarını karaçam ve boylu
ardıçların oluşturduğu bu ormanlar içerisindeki ikinci hakim türler,
Lübnan sediri ve Toros göknarıdır. Bu bitkilerden boylu ardıçlar,
özellikle ormanın üst sınırına yakın yerlerde yoğunluk göstermektedir.
Bu yamaçta, Türkiye’deki yarı nemli ormanların en iyi geliştiği
yerlerden biri olan Hacer Vadisi yer almaktadır.
Kuzey
ve güneyden dik yamaçlar ile sınırlanmış olan vadi içinde 2200 m.ye
kadar karaçamlar hakim eleman olarak bulunmaktadır. Bu karaçamlar uzun
ve düzgün gövdeleri ile birinci sınıf karaçam ormanı karakterindedir.
Vadi içinde karaçamlara 1600-1800 m.ler arasında göknar ve titrek
kavaklar eşlik etmektedir. Vadinin bol çatlaklı kalkerlere sahip olan ve
kuzeye bakan yamaçları üzerinde ise, karaçamlara eşlik eden türler
yaklaşık 2000 m.ye kadar sedir ve göknar ağaçlarıdır. Güney yamaçlarda
yayılış gösteren yarı nemli ormanların içlerinde akçaağaç (Acer
platonoides), doğu gürgeni (Carpinus orientalis), kayacık (Ostraya
carpinifolia), çınar (Platanus orientalis), titrek kavak (Populus
tremula) ve üvez (Sorbus torminalis) gibi Avrupa-Sibirya kökenli, geniş
yapraklı nemcil türler de bulunmaktadır. Muhtemelen son buzul dönemi
olan Würm’de sahaya yerleşen ve paleoklimatik dönemlere ait olan bu
bitkiler, bir önceki ekosistemin özelliklerini yansıttığından dolayı
relik karakterdedir. Kuzey yamaçlarda ise yarı nemli ormanlara Çamardı
ilçesinin doğusundaki Emli Vadi’sinde rastlanılmaktadır. Hakim elemanını
Toros göknarının oluşturduğu bu nemli ormanlar vadinin tabanında ve
kuzey yamaçlarında yayılış göstermektedir. Bu ormanların alt katında
yalancı burçak (Coronilla emerus), Lübnan cehrisi (Rhamnus libatonicus),
doğu üzümü (Ribes orientale), üvez (Sorbus torminalis) gibi bazı nemcil
türler bulunmaktadır.
B-Çalı
Formasyonu Bu formasyon; sahada makiler ile karakterize edilmektedir.
Daha çok kızılçam ormanlarının tahrip edildiği alanlarda, 250–1300 m
yükseltiler arasında sekonder bir formasyon olarak gelişmiştir.
Formasyonun hakim elemanları kermez meşesi, tespih, katran ardıcı,
laden, menengiç, keçiboğan, sakız ve özellikle vadi tabanlarında zakkum
(Nerium oleander) ve ılgın (Tamarix sp.) dan oluşmaktadır. Bu
elemanlardan tespih, güney ve güneydoğu yamaçlarda 1500 m ile en yükseğe
çıkan türdür.
Güney
yamaçlarda makinin yaygın olması, yaylacılık dönemi dışında keçinin
otlatılmasına uygun bir ortam teşkil ettiğinden, güney yamaçlardaki
köylerin çoğunda kıl keçisi beslenmektedir . Dolayısıyla, bu formasyon
da aşırı otlatmaya bağlı olarak oluşan bir tahribatın ve ilerleyen süre
içerisinde yerini garig formasyonuna bırakma tehdidi altındadır.
C- Ot Formasyonu Bu formasyonu step, antropojen step ve alpin kuşak olarak üç başlık altında incelemek mümkündür.
1-Stepler
Aladağlar’ın kuzeybatısında Yahyalı’nın kuzey ve kuzeybatı kesiminde
1000-1400 m. arasında yükseltiye sahip olan sahalarda yayılış
göstermektedir. Bu alanlarda yıllık ortalama yağış 350 mm.den azdır
(Niğde 339.4 mm). Bu kesimde hakim türler, yavşan otu (Artemisia sp.),
yumak (Stipa sp.) ve brom (Bromus sp.)dur. Ancak yoğun hayvan
otlatmasına bağlı olarak bu bitkilerin alanı daralmış ve yerlerini daha
çok dikenli yastık formunda olan çoban yastığı (Acantholimon sp.) ve
geven (Astragalus sp.)ler ile sığır kuyruğu (Verbascum sp.) gibi türler
almaya başlamıştır.
2-Antropojen
step Kuzey yamaçlarda, Niğde’nin doğusundan Yahyalı’ya kadar olan
kesimlerde 1400–2400 m.ler arasında görülmektedir. Bu alanlardaki yağış
miktarı 400 mm.nin üzerindedir (Karaisalı 917.6 mm). Meşelerden oluşan
kuru orman sahalarının tahrip edildiği yerlere tekabül eden bu
kesimlerde yavşan otu, geven, çoban yastığı, kahkaha otu (Convolvulus
sp.), mayasıl otu (Ajuga sp.), adaçayı (Salvia sp.), sütleğen (Euphorbia
sp.), sığırkuyruğu gibi türler yayılış göstermektedir. Antropojen step
sahalarında yer yer görülen, boylu ardıç, tüylü meşe (Quercus pubescens)
gibi bitkiler bu alanların bir zamanlar ormanlar ile kaplı olduğunun en
güzel delilleridir.
3-Alpin
kuşak Güney yamaçta 2300, kuzey yamaçta 2400 m.lerden başlamaktadır. Bu
kuşakta kayışkıran (Ononis sessilifolia) ve taşkıranotu (Genista
albida) birlikler oluşturmaktadır. Bunlara eşlik eden diğer türler
Ebenus laguroides, adaçayı (Salvia microstagia), çoban yastığı
(Acanthalimon sp.) sığırkuyruğu, brom (Bromus tomentellus), yüksek çayır
yumağı (Festuca ovina), fare kulağı (Hieracium pannosum), korunga
(Onobrychis sulphurea), yumrulu salkım otu (Poa bulbosa), yağlık otu
(Bunium microcarpum), Sesleria anatolica, parmak otu (Potantilla
speciosa), misk soğanı (sümbül) (Muscari sp.), yabani soğan (Allium
sp.), çirişotu (Asphodelus ramosus), dağ çöveni (Acanthophyllum sp.),
geven, sütleğen, çöven otu (Gypsophila sp.), korunga (Onobrychis sp.) ve
Minuartia sp. dir. Bu bitkilerden parmak otu çoğunlukla lokal olarak
bulunmakta ve yüksek dağların kaya bitkilerini karakterize etmektedir.
Korunga kalkerli dağların dikenli yastık formundaki karakteristik
elemanıdır. Yine bu alanda bulunan kayışkıran, Aladağlar’da endemik
olarak bulunan bir türüdür . Aladağlar’ın orman sınırının üzerinde kalan
kesimlerinde, iri materyalli kayşatlar üzerinde Carastium gnapholodes
ve eğimin iyice azaldığı hareketsiz alanlarda Carastium gnapholodes,
brom ve binbirdelik otu (Hypericum crenulatum) toplulukları yayılış
göstermektedir.
Aladağlar’ın
alpin kuşaktaki büyük kaynaklar ve dereler boyunca ince şeritler
halinde uzanan alpin higrofit bitkilerini ise, nane (Mentha longifolia),
üçgül (Trifolium repens), karahindiba (Taraxacum sucaturiginosum),
kekik (Thymus sp.), Aethionema opposifolium, Minuartia rimarum ve çayır
yumağı oluşturmaktadır. Aladağlar’ın alpin kat kuşağı ekstansif
karakterdeki hayvancılık için önemli bir otlak alanıdır. Aladağlar Milli
Parkı, İran-Turan ve Doğu Akdeniz floristik bölgelerinin kesiştiği bir
yerdir. İran-Turan elementleri 418 takson (%26.70) ile ilk sırada yer
alırken, Akdeniz elementleri 296 takson (%18.89) ile ikinci sırada yer
almıştır. Alanın özel lokalitelerinde hayat bulan az miktarda
Avrupa-Sibirya elementleri (%4.79) dördüncü sırada gelmektedir. Çok
nadir birkaç Öksin element (13 adet) de sahadan toplanmıştır. Çok
bölgeli veya elementi bilinmeyen 764 takson ise %48.79 değere sahiptir.
Milli
Park ve yakın çevresine özgü endemik türleri, IUCN (International Union
for Conservation of Nature and Naturel Resources) tehlike
kategorilerinin Türkiye bitkilerini gruplandırdıkları çalışmalarına
göre; İki tanesi (Thalaspi rosulare Boiss & Bal., Verbascum
adenocaulon Boiss&Bal.), çok tehlikede olup mutlaka korunması
gerekmektedir. Sekiz tanesi (Alyssum trapeziforme Bornm. Ex. Nyar,
Delphinium nydeggeri Hub.-Mor. , Centaurea chrysantha Wagenits,
Centaurea aladaghensis Wagenits, Bornmuellera glabrescens, Dianthus
goerki, Potentilla pulvinaris, Onosma papillosum) tehlikede, bir tanesi
(Thurya capitata Boiss.&Bal.) zarar görebilir, dokuz tanesi
(Potentilla aladaghensis Leblebici, Lamium garganicum L.ssp.pulchrum
R.Mill, Lamium eriocephalum Bentham. ssp. eriocephalum, Veronica
kotschyana, Veronica tauricola Bornm. Onosma cappadocicum Siehe ex.H.
Riedl, Vicia canescens Lab. ssp. leucomalla (Bornm.) Davis, Sideritis
phlomoides, Veronica hispudula.ssp.oxsoides) az tehlike altında olup
korunma önlemleri gerekmektedir. Bir tanesinin (Alchemilla rivularis
Ponert.) ise verileri yetersizdir.
Aladağlar
Milli Parkının Emli Boğazı, Yedigöller mevki, Hacer ormanları, Narpuz
Boğazı ve Mazmılı dağı çok ilginç bitki türleri içermesinin yanısıra,
jeomorfolojik özellikleri açısından da son derece nadide yerlerdir. Bu
alanların özel düzenlemeler yapılarak gösteri merkezleri olarak eko
turizme yönelik değerlendirilmesi ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır.
Dağları
çevreleyen temiz, bozulmamış havası, geniş ölçekli tarım ilacı ve
kimyasal madde kullanan çiftliklerin pek bulunmaması nedeniyle bir çok
türün gözlemlenebileceği bir cennet olan Aladağlar Milli Parkı’nda en
sık rastlanan kuş türleri: İlk sırada Sürmeli Dağbülbülü (Prunella
ocularis), diğeri kırmızı fondaki Alamecek (Rhodopechys sanguinea) ve
Urkeklik (Tetraogallus caspius) iken diğerleri: Kızıl sırtlı örümcek
kuşu(Lanius collurio),dalıcı kuş, sıvacı kuşu, çaylak, şahin, doğan,
saksağan, güvercin, kırlangıç, ötleğen kuşu, altın ispinoz kuşu, beyaz
kuyruksallayan kuşu, baştankara kuşu, serçe, çavuş kuşu, yeşil
ağaçkakan, benekli ağaçkakan, kara kızılkuyruk, kar ispinozu, kaya
kırlangıcı, kaya güvercini, dağ kargası, Mısır akbabası, kara akbaba,
altın kartal, Isabelline ispinozu, keten kuşu, kaya serçesi, kınalı
keklik sayılabilir. Kuşların dışında vadi içlerinde; tarla faresi,
tilki, çakal, dağ tavşanı, arap tavşanı, vaşak, yaban keçisi, yaban
domuzu, kurt ve yılan gibi canlılar bulunmaktadır.
ALADAĞLARDA İKLİM ÖZELLİKLERİ
Aladağlar
iki ayrı iklim sisteminin etkisi altındadır. Orta Anadolu üzerinde
hüküm süren Karasal iklim, KKB(Kuzey/KuzeyBatı)yönünden etkilemeyen daha
kuru ve dengeli atmosfer koşulları yaratırken, güneyde hüküm süren
Akdeniz İklimi GGD(Güney/Güney Doğu)yönünden etkileyen, sıcak, nemli ve
ılıman hava koşulları yaratır. Akdeniz iklimi Aladağlar üzerinde alçak
basınç cephelerinin oluşumuna yol açmaktadır. Kar yağışı en çok kış
aylarında ve baharın erken dönemlerinde görülür. Haziran ortalarına dek
bazı derin vadiler ve kulvarlar kar ile doludur. Kar tırmanışı için sert
kar bulmak mümkündür. Temmuz ortasından Eylül ayının ortalarına kadar
zevkli kaya tırmanışları yapılabilir. Doğa yürüyüşleri için en uygun
zaman Mayıs ortasından Temmuz ortasına kadar olan süredir. Aladağlar
Milli Parkı içerisinde kamp kurmak için belirlenmiş alanlar bulunsa da,
belirli noktalar haricinde su kaynağı yoktur. Yapılacak aktiviteye göre
kamp yerleri belirlenmiş alanların dışına çıkmamaktadır. Kaynak suları
herhangi bir arıtma işlemi gerektirmeksizin içilebilmektedir.
ALADAĞLAR’DA GEZİ VE TIRMANIŞLAR
Aladağlar üzerinde gezi ve tırmanış
yapacak olan araştırıcı ve dağcılar, genellikle Niğde-Çamardı –Çukurbağ
köyü üzerinden Aladağlar’a giriş yaparlar. Aladağların yalnız Demirkazık
doruğuna tırmanış yapmak isteyenler, Demirkazık Köyünden de Aladağlara
giriş yapabilirler.
Demirkazık batı yamaç tırmanışı ve
Çımbar vadisinde gezi yapacak olanlar, Demirkazık köyünden dağlara giriş
yaparlar. Gerek Çukurbağ gerekse Demirkazık köyleri, Çamardı devlet
yoluyla Niğde il merkezine bağlıdır. Çukurbağ köyüne ulaşmak için Niğde-
Çamardı yolu (65 km.) kullanılır. Yol asfalttır. Niğde-Çamardı
otobüslerini kullanan yolcular, Çamardı’ya 6 km. kala karayolu üzerinde
bulunan Çukurbağ köyünde iniş yaparlar. Burada gerekli hazırlıklar
tamamlandıktan sonra Aladağlara giriş yapılır. Ancak Demirkazık çıkışı
yapmak isteyen dağcılar ile dinlenmek isteyen bazı dağcı grupları,
Demirkazık köyüne geçerler.
Çukurbağ-Demirkazık köyleri arası
yaklaşık 5 km.’dir. Yol stabilizedir. Demirkazık köyünde 100 yataklı,
kaloriferli bir dağ oteli yıl boyu açık bulunmaktadır. Yine aynı bölgede
yeni bir otel (Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından işletilen) 2002
yılında hizmete girmiştir. Burası da her türlü konaklama ihtiyacına
cevap verebilecek kapasitededir.
Doğal çevre ve iklim koşullarına göre
Aladağlar üzerinde yapılacak gezi ve tırmanış etkinlikleri için en uygun
zaman haziran, temmuz ve ağustos aylarıdır. Bu dağlar üzerinde ilk kez
gezi ve tırmanış yapacak olan araştırmacı ve dağcıların, tüm dağlık
yörede etkin olarak görülen şiddetli “Güneş ışımasından” korunmak için
hazırlıklı olmaları gerekir. Gezi ve tırmanışlar sırasında açık renkli,
pamuklu giysiler kullanılır. Toros-Aladağlar üzerinde yapılacak gezi ve
tırmanışlar, genellikle dört bölüm halinde uygulanır. Bu gezi ve
tırmanışlar sırası ile Demirkazık, Yedigöller, Kaldı ve Turasan
tırmanışları olarak programlanır. Bu gezi ve tırmanış programları
güneyden-kuzeye Kaldı-Turasan, Yedigöller ve Demirkazık programı
şeklinde de uygulanabilir.
Demirkazık Tırmanışı (3756 m.)
Demirkazık doruğuna ilk yaz çıkışı 17
Temmuz 1927 tarihinde Dr. G. Künne ve ekibi tarafından yapılmıştır.
Demirkazık doruğuna yapılan ilk kış çıkışının şerefi ise Türk dağcılara
ait bulunmaktadır. Demirkazık ilk kış çıkışı 29 Şubat 1969 tarihinde Dr.
Bozkurt ERGÖR ve Sönmez TARGAN tarafından gerçekleştirilmiştir.
Aladağların en yüksek doruğu olan Demirkazık tırmanışları için genel
olarak Sokulupınar kamp yeri kullanılır kamp yerinde sürekli olarak su
bulunur.
Sokulupınar kamp yeri Çukurbağ ve
Demirkazık köylerine, yaya olarak yaklaşık iki saat uzaklıktadır.
Demirkazık doruğuna güneydoğu ve güney yamaçtan yapılan normal
tırmanışlar ile teknik özellik arz eden “Batı yamaç tırmanışı” bu kamp
yerinden yapılır. Demirkazık güneydoğu ve güney yamaçlar üzerinden
yapılacak normal tırmanışlar için Narpuz vadisi kullanılır. Bu vadinin
yaklaşık orta kesimine gelince, kuzeye dönülerek, güney yamaç üzerinden
doruk çıkışı yapılır. İstenirse narpuz vadisinin sonuna kadar yürüyüşe
devam edilebilir. Vadi sonunda “Kızılçarşak” aşılarak boyuna varılır.
Zirveye giden sırtın güneydoğu sırtı
takip edilerek doruğa ulaşılır. Doruk çıkışından sonra çıkış yapılan
yoldan tekrar kamp yerine varılır. Normal koşullarda doruk çıkışları
8-10 saat sürer. Bazı ekipler, Narpuz vadisine girişten ve dar bir
boğazı geçtikten sonra 2500 metrede ara kamp yaparlar. Kayacık olarak
bilinen ve vadinin sağ yamacında yer alan bu kesimde sürekli olarak su
bulunur.
Demirkazık Doruğuna Batı ve Kuzey Yamaçlardan Tırmanış
Demirkazık doruğuna batı ve kuzey
yamaçlardan yapılacak olan tırmanışlar teknik ve deneyim isterler.
Özellikle ipli ve çivili tırmanma tekniğine sahip olmayan dağcılar bu
yönlerden tırmanış yapma hevesine sahip olmamalıdırlar. Demirkazık
dağına batı yamacından tırmanış için Sokulupınar kamp yeri kullanılır.
Her dağcı kendi teknik ve tecrübesine göre, tırmanma yolunu belirler.
Demirkazık’a kuzey yamaçtan tırmanış
için, Arpalık-Çımbar boğazı üzerinden Çımbar vadisine geçilir. Burada
bir arakamp kurulur. Sokulupınar-Çımbar vadisi, yaya olarak 4-5 saat
sürer. Çımbar vadisine kamp kuran dağcılar, tırmanış yollarını kendileri
tayin ederler. Demirkazık kuzey yamaç tırmanışı, genel olarak batı
yamaç tırmanışından daha zordur. Tırmanışlar genel olarak 4-6 zorluk
derecesinde olur. Bu yönden tırmanış yapan dağcılar, güneydoğu sırtını
takiben Narpuz vadisi üzerinden Sokulupınar ana kamp yerine veya
Kızılçarşak üzerindeki boyundan tekrar Çımbar vadisine inerler.